25 Temmuz 2012 Çarşamba

"O" Kudretin Yolunda

İşte yeni bir hikaye...! Heycan dorukta. İnşallah iman, ruh, beden sağlık ve selametiyle hayırlara vesile olsun...
                     Bir ay sonra inşallah.
           YAKUT

Kaplıcalar

Bugün sizlerle gezdiğim kaplıca sularını paylaşacağım. Bir çok kişinin tavsiye ederken dedikleri sadece su çok berbat veya su çok iyi gibi kelimeler iyide suyun iyiliği yada kötülüğü nasıl?   Yani ben fazla bir kaplıca yüzü görmedim ama diyebilirim ki her kaynarcanın içmecenin suyu farklı özellikler taşıdığından çok farklı içerik ve tadlara sahipler. Örneğin Ilgın kaplıcası aynı evde yaktığınız kazanın suyu gibi, sadece sıcak ve tatlı su. Afyon'un suyu sanki kaynatılmış maden suyu aman Allahım ekşi acı yani onun tadına bakınca çizgi filmlerdeki renkten renge giren surat gibi oluyorsunuz sanırım ben tadına bakınca eflatun olmuşumdur. Birde Ayaşın suyu var ki onu hiç sormayın sadece tuz yani bi tomar tuzu kaynatmış ve size derin maşrabalarda sunuyorlar, ne diyim zaten okadar kaynamış tuzlu suyu aç karnına evdede içsen bağırsakta  böbrekte ne pislik kalır ne bakteri ve hatta sanırım bağırsak ve böbrekte kalmaz ... Peki ya bunları neden dile getiriyorum olurda birilerinden bu üç kaplıca ile ilgili birşeyler duyarsanız bu okuduklarınızı da  aklınızın bir köşesine yazın zira Ayaş suyundan aç karnına 15 _20 bardak su içilecekmiş bizde nerde okadar tuzlu suyu içmek ... Biz bir kaç zeytin yesek sıkıntısını kaç gün çekiyoruz yani neymiş efendim bir kaplıcaya gideceğinizde lütfen suyun içeriğini sorun araştırın anlayın zira bazı insanlar yüzünden boşuboşuna bir sürü yol gidip eli boş dönebilirsiniz...Sağlıkla kalın.
                      YAKUT

5 Temmuz 2012 Perşembe

Aslında, böylede güzelim...!?

 Son yaptığım çalışmalarımdan anladığıma göre, insan, yaşı ilerledikçe yemeği azaltıp hareketini çoğaltmalı, eğer hareketini çoğaltamıyorsa enazından eski canlılığını kaybetmemeli. Malesef sadece kemiklerin zayflaması veya vücuttaki sarkmalar değil  şaşırtıcı birşey ama  insanın iç organlarında da sarkmalar güçsüzleşmeler  gelişiyor, oysa ben zannederdim ki insan yaşlanınca sadece cildi buruşur meğerse buruşmadık yeri kalmıyormuş... Bu yüzden diyebilirimki erkekseniz evlatlarınızla koşup atlayıp zıplamaktan uzak durmayın, kadınsanız tabiki imkanınız varsa islam çerçevesinde aynı erkeklerdeki aktiviteleri sizde yapın ancak bu sayede birazdaha sağlam ve rahat bir hayata kavuşursunuz. Bir başka gözlemlediğim şey ise insan 50 li yaşlardan sonra eti kemiğinden ayrılıyor yani önceden bir bütün halinde sıkıyken sonra dokununca lâk luk eden bir vücut tablosuyla karşılaşıyorsunuz ve ardındanda eğer kendinize yediremiyorsanız arıyorsunuz komik bahaneler..." Ben geçmişte çok yordum kendimi...! yada aslında biraz kilo versem toparlarımda amaaan kim uğraşacak, zaten bizim adam böylede güzelsin diyor...!!!??? veya  bizim aile böyle ben gençkende böyleydim"...! yokya ben senin gençliğinide bilirim emmolu...! nekadar kaçmaya çalışsada insan oğlu ne yaşlılıktan ne de ölümden kaçamıyor. Ozaman sanırım bükemediğimiz eli öpmek  komik duruma düşmekten daha iyidir.
YAKUT