31 Ocak 2010 Pazar

En Sevdiklerimden

Bugün sizlere benim en beğendiğim güldüren, düşündüren atasözlerinden bir kaç tanesini yazıyorum. Gurbette taşa yaslanmayan, evdeki yastağın kıymetini bilmez. Boşboğazı cehenneme atmışlar odunlar yaş demiş. Eşek at olmaz ciğeri et olmaz. Fırın düzen alır hamur biter, ev düzen alır ömür biter. Helvayı yapalım ama üzüm bağda,bağ, dağda, hadi tavayı komşudan buluruz da iş unla yağda. İki analı çocuk sütten, iki karılı adam bitten ölür. Adam hacı mı olur varmakla mekkeye, eşek evliya mı olur taş çekmekle tekkeye. bamya aşı et ister oğlan evermek ....ister ATASÖZLERİ

30 Ocak 2010 Cumartesi

HATIRLANMAK



İnsanlar doğum günlerini evlilik yıl dönümlerini ve bir çok şeyin dönümlerini hep hatırlar. Peki neden? Hatırlamak karşındakini sevdiğinin belirtisi mi? Yoksa artık hatırlanmakta adetten mi...! "Aaaa ! bugün evlilik yıldönümü hemen bir şeyler yapmam lazım yoksa nederler"...! "Doğum gününü kutlamayı sakın unutma"...! gibi sözleri çok duymuşsunuzdur ve ardından gelen ayrılık veya anne babaya okadar doğum günü kutladığı halde yapılan haksızlık ve hakaret boyutundaki konuşmalar. İnsanların sevgisi sizce bir kaç saate sığar mı ? Yoksa yıllar boyu annesi babası veya eşler biblerine sevgilerini yaşayarak gösterirse zor zamanlarında birbirlerine destek verirse bu şekilde daha güzel bir sevgi örneği ortaya çıkmaz mı? Yani hiç bir zorlama olmadan çevre baskısı veya (ne derler) olmadan siz ve sevip saygı duyduğunuz insan ona her yaptığınız iyiliği, dostluğu sevgiyi, gönülden ve karşılıksız yapmanız. Bence hatırlamak kalpte olmalı ve yaşanmalı (davul çalar gibi ) seni seviyorum diye yayın yapıpta aslında neyi sevdiğini hiç bir zaman anlayamayacağınız insanlara, sizce gerek varmı...?
YAKUT

28 Ocak 2010 Perşembe

Peygambere Mektup vaaar..!

Bir çocuğun dilinden peygamber efendimize yazılan mektup.
Peygamberim keşke seni rüyamda görsem, seni çok ama çok merak ediyorum. Bazı akşamlar Allah'a dua ediyorum ama seni hiç rüyamda görmüyorum. Annem dedi ki: Sadece iki kişi birbirlerini düşünmesi ve özlemesi gerekirmiş. Ama tabiki biz seni cennette görebiliriz, onun için seni rüyamda görmüyorum, galiba sebebi önce seni benimde görmem olabilir. Senin yerinde olmak isterdim neyse senin anneni babanı da yani ashabını da görmek isterdim inşallah cennete girersem daha da doğrusu benim de akrabalarım girerse Allah'ı, Peygamber olarak ilk seni görmek isterim. Sultanım canım, sen burda olsaydın şimdi sana ablamla çörek, börek, pasta(v.b.ş) yapardık annem ise sana en güzel koltuğu verirdi otur diye,abim senle sohbet ederdi, babam da sana en güzel yiyecekleri alırdı. Böylelikle hepimiz seni mutlu etmiş olurduk. Bazen hayatta bazı şeylere çok sinir oluyorum ama sabrediyorum. Sende önceden çok zorluk yaşamış ama sabretmişsin ve bende öyle yapacam. Bu arada ben bir kitap okuyorum çok güzel adı da"İbadetlerimi Öğreniyorum" kitabı 74. sayfadayım 88 sayfa neyse yazacak bir şey bulamıyorum onun için hadi Selamun aleykum...İnşallah bugün seni rüyamda görürüm CANIM Allah'a emanet ol.
ZEYNEP HİLAL 5/A (2 sene önce yazılan bir mektup)


27 Ocak 2010 Çarşamba

YATAĞINIZ HALA SICAK MI?

Dışarıda kar diz boyu, rüzgarın uğultusu kulaklarınızı tırmalıyor eve geliyorsunuz, mutlu ve neşeli bir sıcaklık, eşiniz çocuklarınız kapıyı açıyor, hepsinde sizi görmenin mutluluğu, gözler ışıl ışıl size bakıyor. Sımsıcacık bir ev, tencerede kaynayan yemeğin kokusu etrafı sarmış elinizi yüzünüzü yıkayın oturun sofranıza, sonra bir keyif kahvesi... Diye devam eden bir gün. Yatağınız halen sıcak değilmi sarılmışsınız yorgana kimseye kaptırmamacasına zıbarıyorsunuz...! Ya peki dağ başında evsiz barksız yahudi zulmü altında inleyen onca insan...! Hadi siz kocaman adamsınız, ya o bebeler ne yapsın sarılacak bir yorganı bırak bir çoğunun annesi veya babası bile yok bunlarda yetmemiş yahudi zalimlere, evlerini yıkmışlar onlarsa buz gibi ayazda soğukla kardeş olmuş...! Dışarıda elleri üşüse de ayakları donsa da ...! Bu zulüm nereye kadar.! Ve siz ey mutlu sıcak yataklarında zıbaran insanlar bunları bildiğiniz halde yatağınız halen sıcak mı...! ???
YAKUT

26 Ocak 2010 Salı

İYİ SEÇ

Ahirete inanıyorsan nelerle meşgul olduğuna iyi bak. İyi dostlar mı, gereksiz seni meşgul eden oyun ve eylence mi? Eğer arkadaşlarını iyi seçemiyorsan iş kötü çünkü insan dünyada nelerle meşgulse oturduğu kalktığı kimlerse diriliş vaktide onlarla birlikte olacak. Gelecekteki mutluluğunuz için bir şeyler yapın...
YAKUT

25 Ocak 2010 Pazartesi

Suya sabuna dokun.

Ne kadar güzel bir yastık. Bunun yeri neresi? tabiki bir köşe, koy köşeye yaslan, ezilir büzülür ama hiç sesi çıkmaz sadece yaslananı rahat ettirir, kendi rahat edemez... Hayatta hiç köşe yastağı durumuna düştüğünüz oldumu? Varsınız ama yoksunuz, yaşıyorsunuz ama yaşadığınızı bilen yok ne kadar kötü varlığı olan herşey, varlığını gösterdiği müddetce vardır. Yaşanan her çeşit olay bize o olay hakkında görüşlerimizi bildirme yetkisi verir doğru davranışlarda doğru olduğunu, yanlış davranışlarda yanlış olduğunu belirtmeliyiz. Yok eğer hiç bir şey söylemiyor (etliye sütlüye karışmıyorsak), bu yaşadığımızın köşe yastığı olmaktan ne farkı var...Eğer sizde hayatın tadını diğer insanlar gibi çıkarmak istiyorsanız susmayın konuşulması gereken yerde konuşun, hayata tepkisiz kalmayın.
YAKUT

24 Ocak 2010 Pazar

Tatil başladı mı yani?



Okullar tatile girdi, Çocukların kimi üzüldü kimi sevindi keşke hepsi sevinebilseydi. Ne gelir elden çalışan kazanır elması kızarır. Eğer arkanız sağlamsa ve çocuğun okumaya meyli yoksa bence zorlamayın onunda ilgi alanı mutlak farklı bir yöne doğrudur onu bulun ve şimdiden sermayeyi biriktirmeye başlayın. Zaten o büyüyene kadar anca biriktirirsiniz... Yok eğer evladınız okumayı sevmiyor aynı zamanda dayılarınızda yoksa işte ozaman yandığınızın günüdür...! "Yakında selanızı verirler"... Allah sırtı kalın olmayanların evlatlarına okulları başarıyla bitirme şevki versin, diyor ve bitiriyoruz.
YAKUT

22 Ocak 2010 Cuma

Çabalama


Gözün görmediği kulağın duymadığı ama her zaman var olan şeyler...! Bazı şeyleri görmüyor olmak onların varlığının olmaması anlamına gelmez aksine onların bizim tarafımızdan çözülemeyecek kadar karmaşık yada büyük olması anlamına gelir. Aklımız hiç bir zaman göremediğimiz ve göremiyeceğimiz bir şey olmasına rağmen varmıdır? Acaba akıl nasıldır? uzun mu? kısa mı ? yumuşak mı? sert mi? su mu? hava mı...? Bu tür kavramlar bizim bildiğimiz bize öğretilen kavramlardır. Ya bilmediklerimiz ve bilemeyeceklerimiz...! Biz insanlar sadece bize öğretileni ve bize izin verileni biliyoruz. Çabalamalar çabalamalar, hepsi boşuna ne ruhumuzun rengini görebilir ne aklımızı terazide tartabilir ne de bu dünyada Rabbimizi görebiliriz sadece olan delillerle bunlara inanabiliriz. "İnanın çünkü görmediğiniz halde sizi gören biri var"... Delil mi istiyorsunuz işte en güzel en büyük delil. "KURAN"... Okuyun ve anlayın, anlayın ve iman edin.
YAKUT

21 Ocak 2010 Perşembe

Çiçek dünyasından

Bu çiçeği tanıyormusunuz? Benim en sevdiğim ve onunla büyüdüğüm bir çiçek. Adı mı? Tabi ki aslan ağzı. Bu çiçeğin mükemmel bir kokusu ve resimde görüldüğü gibi harika bir görünüşü vardır. Ama asıl insanı şaşırtan bu çiçeğin kurumaya başladığı dönemdeki görüntüsüdür tohum vermeye başlamadan önce bir kuru kafayı andıran, küçük yumrular oluşur, sonra bunlar olgunlaşır tohum dökme zamanı ağız ve göz yerleri kendiliğinden açılır aynı bir insan! Başını göğe doğru çevirmiş ağzını açmış ve sanki bir şeyler istiyor...! Olgunlaşmış tohumlar kendiliğinden açılmış olan bu göz ve ağız deliklerinden dökülüyor, simsiyah kum tanesi gibi olan bu tohumlarsa gelecek seneye kendiliğinden büyüyor bitkinin tohumlarının ne kadar kuvetli olduğunu bir düşünsenize koskoca kış üzerinden geçiyor ama onlara hiç birşey olmuyor ve yaza her yerde kendiliğinden çıkan bir sürü aslan ağızı... Yazı hasretle bekliyorum çünkü ben onları çooook seviyorum. Ve Allah'a şükrediyorum bana onları görecek göz, kokusunu alacak burun ,onlara dokunacak bir el, onları sevebilecek bir gönül verdiği için...YÜCE SULTANA saygı ve muhabbetle...
YAKUT

20 Ocak 2010 Çarşamba

EY İNSAN...!


Bütün canlılar insanla
rın yararı için yaratılmış. Kimi büyük kimi küçük kimi vahşi kimi uysal ama hepsi sınırlarını aşmadan boyun eymiş olarak yaşıyor. Hiç bir köpeğin maymuna kur yaptığını yada bir ağacın dallarından meyve yerine buğday başakları çıktığını , veya bir hayvanın katıla katıla güldüğünü gördünüz mü? İnsan hariç her canlı kendine verilen sınırları aşmadan hayatını sürdürürken ya insan neden bütün sınırları zorluyor...? Kadın kadına, erkek erkeğe, kendi eşi dururken başkasının eşine, kendi malı duruken başkasının malına, helal dururken neden harama uzanıyor ve neden azgınlık yapıyor bu insanlar...? Bunca nimet karşısında neden onlarda hayvanlar yada diğer canlılar gibi boyun eyemiyor...? Acaba kendine tanınan ayrıcalıklar yüzünden fazlamı şımarıyor ve kendini erişilmezmi sanıyor yoksa halen etrafında dönen dünyanın farkında değilmi...? Yağan yağmuru , karı baharı, yazı gelip geçen hayatı hiç mi dşünüp sorgulamıyor? Peki de bu vurdum duymazlığık sonu nereye kadar? Nice nesiller geldi geçti hepside her alanda çok ileriydi halen piramitlerin sırrını çözmeye çalışıyorsa insanlar, demek ki geçmişteki insanlarda bizler gibi ve belkide daha ilerlemişlerdi ama kendilerini müstağni saymaları onların sonunu getirdi. Bizler insan olduğumuzun farkına varalım ve sınırlarımızı aşmayalım çünkü bütün canlılar bizim emrimize verilse de bunların hepsi bizim nasıl davranacağımız hakkında bir imtihan ya kazanırsın yada kaybedersin.! İşin kötüsü kaybettiğin imtihanın telafisi yok ne sözlü olup kurtarablirsin nede kurulun onayıyla ( torpille) geçebilirsin sadece sen ve senin yaptıkların. Kendi hesabını almaya kendin yetersin...
YAKUT

19 Ocak 2010 Salı

ÜLKEMDEN MANZARALAR

Selam sana İSTANBUL selam sana sevgili TÜRKİYE

AMETİST 2.BÖLÜM

Ametis 2.Bölüm: Yaptığım bazı araştırmalarda taşlarında dişi ve erkek olabileceğinden bahsediliyor ben ise yaşadığım bu olaylar karşısında hayretler içerisindeyim ilk aldığım ametist taşının rengi koyu mor ve bulanıktı beni gerçekten çok etkiledi ama hastalığa şifa mahiyetindemi onu henüz bilmiyorum bildiğim tek şey bana yapılan büyünün yardımcısı cinleri çok zorluyor olması... Yazıyı ilk yazdığım günün öncesinde boncuk satan bir dükkan ilgimi çekti oradaki malzemeleri seyretmeye daldım masanın üzerindeki taşların güzelliği beni oraya çekti isimlerini sorup öğrenmeye başlamıştım ki birden nefesim kesilmeye başladı içime bir sıkıntı girdi satıcı kadın bana onların şifalı olduklarından bahsetmeye başlamasıyla kafam dank etti...! İçimden devamlı konuşan cinler onu almamam için devamlı konuşuyorlardı kendimi zor zapdediyordum bu değişiklik beni o taşları almaya sevketti hemen aldım eve gidene kadar rahatsızlığım devam etti şaşırmıştım hayatımda ilk defa böyle bir şey oluyordu eve gidince hemen denildiği gibi kullanmaya başladım alnımın ortasına koyup bekletmeye başladım başım çok ağrıdı zaten taşa bakarken başım ağrıyor beni rahatsız ediyordu ama ben devam ettim bellikide beni bu sıkıntılardan temmeli kurtaracak bir çözümdü... Sonra vücudumun farklı yerlerine koymaya başladım çok garip şeyler oluyordu ani gelen korkular birden geçti gözümü kapattığımda sadece taşın reklerini görüyor ve önceden büyünün etkisi olan hayalleri artık görmüyordum vücudumda kasılamalar başladı tabiki ardından da o korkunç sesler her ses beni biraz daha zorluyordu bense sabredip olanları merak ediyordum birden sesler kesildi ve beni çok tatlı bir uyku sardı öyleki lapa gibi olmuşum uyandğımda kendimi çok dinç ve huzurlu hissediyordum o günden beri taşları devamlı kullanıyorum bir şey söylemek için erken ama şunu biliyorum bana etkisi çok büyük. (Bu arada yazının başında taşların dişi ve erkek olduğundan bahsettim ya dün aldığım taşın rengi açık mor ve beyazdı bana etki etmedi bunun sebebi de erkek taş olmasıymış hepsinin etkisi farklı yönde oluyormuş halen bir şeyleri tam çözmüş değilim ama gelişmeleri inşallah sizinle paylaşmayı düşünüyorum
YAKUT

17 Ocak 2010 Pazar

BÜYÜNÜN CANLI TANIĞI 2.bölüm

Evet ikinci bölümümüzde de büyüden bahsediyoruz. Bazı kişilerden duyduğum büyü yapılan kişilerin adet düzensizliği olabileceği ve etrafında dolaşan değişik canlıların varlığı. İnsanı yıldırmak için uğraşmaları, belkide onların en büyük eğlencesidir... Büyüyle harekete geçen cinler sizi her konuda rahatsız edebilir,eğer musluklarınız hiç yoktan bozuluyorsa yanınızda dolaşan bir koku varsa "sigara, ter, soğan kokusu" gibi ve kendiliğinden açılan kapılar veya kafanızı toparlayamama,( unutkanlık) işte ozaman cinler iş başında demektir. Hemen karşı atağa kalkın ve Rabbinizin yardımını isteyerek KUR'AN okuyun, ALLAH'a sığının, inşallah geçecektir. Zaten büyücünün dünya ve ahiretten nasibi yoktur, dileriz ki onlarda yaptıkları yanlışları anlayıp hatalarından dönsünler zira kimin kıyametinin ne zaman kopacağı belli değil şu dünya da ölüm bir nefes bir varsın bir yoksun...! Cinler her ne kadar insanlardan uzun yaşasa da sonuç olarak onlarda ölümü tadacak ve bu dünyadan diğer alême göçecektir. Bu yüzden baki kalan yalnız ALLAH... Hesap vermekse çok ağır...! Belki bu uğurda kimileri ölecek kimileri hayatını çok büyük zorluklarla yaşayacak ama her başlangıcın bir sonu var "elbet herşey bir gün toprak olacak"...Dünyayı dar etme, dardan da dar var. Her gün gülersin sanma,ağlayacağın bir gün var. Sen mezara girince,  karşında bir ALLAH var..! Dost olma kafire, varacak bir yar CEHENNEM var...! Tevbe et dön Rabbine,  bu dünya fani, baki kalan bir ALLAH var...! Diyor ve sözü bitiriyoruz. YAKUT

16 Ocak 2010 Cumartesi

BÜYÜ'NÜN CANLI TANIĞI...


İnsan oğluna yapılan en büyük haksızlık (BÜYÜ ). Bu mazlumlardan biri de benim büyü yü hepiniz az çok bilirsiniz ama ben başımdan geçmekte olanları sizlerle paylaşacağım, eğer bir faydam olursa çok sevinirim. BÜYÜ VE BELİRTİLERİ. Kendinizde doktora gittiğiniz halde ne olduğu bilinmeyen bir hastalık varsa yapacağınız ilk şey o hastalık zamanlarında hemen abdest alıp kuran okumak olsun ( Yasin, Ayetelkürsi, ihlas ve felak,nas) zaten sizde nazar varsa veya sizinle cinler uğraşıyorsa okuyacağınız felak ve nas süreleri mutlaka fayda verecektir faydanın ilk belirtisi bolca esnemek ve ardından vücudunuza gelen dinçlik, eskiden hep yorgunken okuduğunuz kuran sayesinde artık çok dinç olursunuz. Büyü ve nazar olayında insan herzaman üzgün ve yorgundur sebebini bilmediği halde hep yatmak ister ve çok çeşitli rüyalar görür o derece ki uyandığınızda rüyalarda gezmekten yorgun olarak kalkarsınız. Büyü yapılmış kişi ağrı ve rahatsızlıklar geldiğinde mutlaka kuran okumalı ve Rabbin den yardım istemeli ama okunan kuran satlerce olmalı sektirmeden devam edildiği takdirde sizden farklı sesler çıkmaya ve vücudunuzda kasılmalar olmaya başlayacaktır sakın KORKMAYIN bunlar yapılan büyünün yardımcıları cinlerin sizi sıkıştırmasıdar. Genelde büyü yü yaparken insanın içine cin yolluyorlar yani içinizde bir cinle yaşıyorsunuz ve haberiniz yok. Zaten sizi hasta eden o cin size yorgunluk veren bazende vahşilik veren ama bunlardan kurtulmanın tek yolu KUR'ANI ZÜLCELAL ve sizin cesaretinizle sabrınız çünkü yapılan büyülerden derecesine göre yıllarca sonra kurtulabiliyorsunuz. Ne olursa olsun üzülmeyin eğer ALLAH'a inanıyorsanız yüklü miktarda sevap ve yol azığı kazanıyorsunuz...Büyünün bozulmaya başlamasının belirtileri anlık dalmalarla bir anda uyku ve uyanık arası oluyorsunuz, karşınızda büyüyü yapan insanı görüyorsunuz zaten insan kendi düşmanını mutlaka bilir...! Bu anlık dalmalar o kişiyi görür görmez gözünüzü açmayla sonbuluyor . Yapılan büyülerde olan bir şey de sebepsiz korkular aniden gelen ve feleğinizi şaşırtan korkular...! Nedenini bilmediğiniz bir korku sizi sarıveriyor, gözünüz açık olduğu halde gözünüzün önüne akla hayale gelmeyen korkunç suratlar geliyor, bazende kulağınıza ğelen sizinle konuşan sesler...! Bunların hiç birinden korkmayın ve başınıza gelenleri fazla dallandırıp budaklandırmayın, eğer fazlaca anlatırsanız bu sizin zararınıza olacaktır çünkü cinler bizim görmediğimiz ama heryerde olan varlıklardır. Bana yapılan büyü beni eşimden ayırmak için di bu yüzden eşimi yatağa yattığında tırnaklarımla parçalamak ıssırmak paramparça etmek gelirdi içimden ALLAH'a şükür ki Ona olan inancım sayesinde okuduğum kuranın vesilesiyle her zaman kurtuldum... Kuran okuduğumda önce çok derin bir nefes alırıdım farkında olmadan ama o kadar derin ki sanki ayak uclarım bile o nefesi hissederdi ve sonra o kadar yorgun olurdum ve bir tatlı uyku gelirdi yerimden kıpırdayamazdım, sonrasın da ise birden gözüm açılır ve hiç birşey olmamış gibi hayatıma normal olarak devam ederdim. Büyü denilen bu pisliğin kötü tarafı insanı bırakmaması ve devam etmesi işte bunun için hep araştırmaya başladım herşeyi her formu yarinde size bu yazının devamında önemli şeylerden ve tanıdığım kişilerin başından geçenlerden bahsedeceğim eğer sizin de farklı rahatsızlıklarınız varsa okuyun inşallah siz de yararlanın.
YAKUT

15 Ocak 2010 Cuma

YAŞAMA HAKKI.




Anne olabilmek bir bebeğin dünyaya gelebilmesi, bir can, yaşayan bir ruh, bir şahsiyet, bir kişilik ve ona "can veren Allah". Ve onu karnınızda taşıyan SİZ...! Hayatta her dişi doğurur bu Allah'ın kanunudur ama her doğurgan olan, annemidir...? Annelik bambaşka bir ulviyettir kimileri için çocuk, gelecekde onun sağ kolu kurtarıcısı, kimileri için yıllar sonra gelen bir hediye, kimileri için göz bebeği kıyamadığı üzerine titrediği, kimileri için ise çöpe atılabilecek kadar değersiz bir şey...! Buraya bir kaç resim daha koyacaktım ama gönlüm elvermedi. Kimi kadın yokluklar içinde canından can katarak büyütür evlatlarını onlara gelecek bir sıkıntı yüreğini dağlar, kimi kadın ise bir gecelik eğlence sonucu başının belası...! Kurtarır acımadan bir neşter darbesiyle...! Çöpe atılan sanki onun canı, kanı değil sanki o bir can değil ...! İşte iki insan ama sadece biri İNSAN biri ANNE biri KADIN diğeri ise kendisi de bilmiyor ne olduğunu ama sokaklarda ama iş meydanlarında ama televizyonda her yerde...! Bir kendinde değil bir kendini bulamamış şu küçücük dünyada...!
YAKUT

13 Ocak 2010 Çarşamba

Paket Süte Hayıırr...


Sütü süt olarak içebiliyorsanız gerçekten çok besleyici ve lezzetli bir içecektir, ama eğer sütü nişasta veya adı süt olup beyaz bir sıvı olarak kutudan tüketecekseniz yapılan reklamlara kanmayın o içtiğiniz malesef süt değil...? Şimdi inekten alınıp halk arasında satılan açık süt ve paket sütleri karşılaştıralım. Fiyat: PAKET: 2lira AÇIK SÜT: 1 lira . PAKET SÜT: Aldığınızda 2 gün içerisinde hemen bitirmek zorundasınız (yoksa zehirlenme yapar) sütlerin tam yağlısında bile yağın zerresi yok çünkü adamlar aldıkları sütün kaymağını da çıkartıp satıyorlar ve size kalan sadece biraz nişasta biraz yağsız süt ve ...??(250 gr kaymak 5 lira )yani toplam 5 kg süt alıp bir de 250 gr kaymak alacak olursanız 15 lira vermek zorunda kalıyorsunuz ha birde gidip markete yorulacaksınız...! Şimdi de AÇIK SÜT : Alacağınız 5 kilo süt. Önce kapınız çalar bir bakarsınız, annah...! Sütcü gelmiş yorulmadan alırsınız ocağa koyarsınız kabarmaya başlayınca altını yavaşa çevirip karıştırarak 5 dakika daha kaynatırsınız sonra üzeri açık olarak iyice soğumasını beklersiniz iyice soğuyan sütü buzdolabına (kapağını örtüp) koyarsınız ve bir gün sonra kapağını açıp üzerine biriken kaymağını alırsınız ne kadar mı 300 gr şaşırdınız değilmi hemde en iyi kalite geri kalan sütün ise tadında bir değişiklik olmaz yine aynı lezzet... Ve sütü buzdolabında 4 gün muhafaza edebilirsiniz fiyatına bakarsak 5 liraya hem 300gr saf kaymak hemde 5 kg süt sizce burada kim kâr etti? Sütü satanda, alanda... "Ya peki PAKET süt te kim kazandı" Sadece satıcı firma çünkü bir çoğu sütü de sütçü lerden çok düşük fiyata alıyor. Yani hep bana, hep bana... Ha unutmadan eğer açık aldığınız süt bozulursa sakın atmıyın çünkü zehirlemez tekrar kaynatın ve pıhtılaşmış bölümünü süzdürüp alın geri kalan yeşil suyu atın gerçi onu da değerlendiriyorlar ya ben şimdi ondan bahsetmiyeceğim süzdüğünüz bölümü soğutun poğaça veya ketelerde kullanın çok lezzetli olduğunu görecek ve belkide bundan sonra aldığınz sütü bozdurup kullanacaksınız.
YAKUT

12 Ocak 2010 Salı

Uyanın.


Dünyada tek başınıza kalacağınızdan korkarak doğruları saptırmayın...! Her insanın bazı korkuları vardır. Gözlemlerime göre diyebilirim ki insanların büyük çoğunluğunda toplumdan dışlanma korkusu çok ağır basıyor, aslında toplumu oluşturanlar da bizler değilmiyiz ? Eğer bizler doğuları uygulamada diretirsek mutlaka bize uyanlar çıkar, belkide onlar da birinin doğru olanı yapmasını bekliyordur. Dünyada herzaman için cesur insanlar öncüdür, eğer toplumdaki yanlışlar hoşunuza gitmiyorsa cesaret gösterin ve bazı cahil insanların size bakışlarına aldırmadan doğruları uygulamada diretin, madem dünyayı bu hale getirenler kademe kademe bu hale getirdi şimdi sabredip düzeltmekte bizim gibi bayağıdır uyuyan insanlara düşüyor sanırım artık uyanma zamanı geldi. Saygı sevgi ve muhabbetle.
YAKUT

Yemek İçin Değil Yaşamak İçin Ye...


Duyarlı olalım...! Bizim çocuklarımız bilgisayar başında aburcuburlar la vaktini boşa harcarken bir yerlerde tanımadığımız ama haberdar olduğumuz o zavallı çocuklar, karınlarını yaşamak için doyurmak istiyor."ÇOCUKLARIMIZI BİRER ÇÖP KUTUSUNA ÇEVİRMEYELİM"... Onlara yemek eğitimini küçük yaşlarda verelim, unutmayalım ki ağlayan çocuk ağlamaktan ölmez ama yanlış yetişen bir çocuk ilerde yanlış eğitiminizin sonucunda ağlayarak ölür...!
YAKUT

9 Ocak 2010 Cumartesi

Diyet ve Diyet...



Bugün zayıflamaya başlıyorum; "Ama önce şu tabaktakileri de silip süpüriyim ondan sonra"...!
Bu sözler çoğumuza yabancı olmayan sözlerdir. İnsan oğlu doğduğu günden beri yer, hele de çeşitler arttıkca meraklanırız ;"Acaba onun içinde ne var? Tadı nasıl "? Aslında fazla çeşit üretmemiş olsaydık dünyada bukadar şişman olmazdı belkide. Gördüğüm kadarıyla ortalıkta narin ve zarif görünen bir çok kadının aslında neler yaptıklarını Allah bilir, doğumdan zayıf ve yemeğe meyletmeyenler bir yana teknolojinin de ilerlemesiyle insanların bir çoğu sanal zayıf veya sanal güzel. Niye mi? Önce yemeği ye, sonra spor salonları ne güne, tepin ha tepin baktın olmuyor git fazla olan yağlarını aldır... Çoğularıda önce yer o güzelim yemekleri patlayana kadar sonra da kusar... Niye? Şişmanlamamak için tabi ki...! Bre Allah tan korkmazlar sizin yiyipte çıkardığınız o yemek bir çoklarının arayıpta bulamadığı yemektir. İşte insanlar kendi benliklerini kaybettikce, batılılaşma yolunda ilerledikce, dini bir yana bıraktıkca bu manzaralar daha çoook artar..." Allah'ın helal ettiği yiyeceklerden yiyin için ama israf etmeyin doğrusu Allah israf edenleri sevmez". Eğer sizde de bu bahsettiğim olaylardan varsa biraz vicdan sahibi olun ve bu ayeti biraz düşünün sadece 5 dakika...
YAKUT

8 Ocak 2010 Cuma

Biri Güler Biri Ağlar


Bu saha da ne yapıldığını çoğunuz bilir ama bilmeyenler için, yabancıların (genel de gavur diyoruz) çok sevdikleri ve spor adı altında sakladıkları büyük bir bencillik... Dünya da bir yandan tatlı suların azaldığından ve devamlı yapılması gerekenlerden bahsedilirken acaba bu koskocaman alanlar tuzlu suyla mı sulanıyor...? Bazı insanların yaptığı bencillikler yüzünden dünyanın düzeni bozuluyor ve insanların isyanı başlıyor "İsyanınız Allah'a olmasın " çünkü dünyanın böyle dengesizleşmesinin sebebi zengin bencil (yani sadece kendini ve kendi arzularını düşünen ve onlara taparcasına önem veren insanlardır) Hayatta tadmadıkları şey kalmaması için ellerinden geleni yapıyorlar çünkü onlar öldükten sonra yok olacaklar, bir daha nerede bulurlar bu dünya zevklerini ya da bir hayvan olarak geri gelecekler... EEEE !hayvanlarada golf oynayamıyacağına göre ne yapsın zavallılar şimdiden tadını çıkarıyorlar dünyanın. Nasıl olsa devletin malı deniz "ama çok yersen olursun domuz" diye deyiştirebiliriz bu sözü dünyadaki onca yoksul ülkenin fakirlikten kurtulamaması, suların azalması, aclık çeken onca insan, sadece bencilliğin sonucudur bütün insanlar dünya çapında kurulan birLEŞmiş milletler gibi gerçekten doğrular üzerinde birleşebilselerdi, ozaman birLEŞmiş milletlerin çözemiyeceği bir sorun olmazdı. Zaten ozaman dünyanın başının belası ağbeyleride olmazdı...
YAKUT

Ametist

İnsan oğluna şifa veren bitkiler olduğu gibi taşlar olduğuda söyleniyor, uzun zamandır bunu düşünüyordum ama pekte inanmıyordum dün yaşadığım bir olay beni çok şaşırttı şuanda bu taşı denemekteyim eğer dedikleri gibi bir etkisini görürsem inşallah sizlerle paylaşacağım sağlıkla kalın.
YAKUT

6 Ocak 2010 Çarşamba

Çizgi Film

Konu çocuklardan açılmışken devam edelim isterseniz. Çocuklarımızın tv karşısında geçirdikleri vakit ne kadar? ve çocuklarımız neler izliyor? Öncelikle çocuklar hiç bir zaman ayağınızın bağı olmamalı. Madem ki doğurdunuz madem ki tatlı zamanlarında şımırtıyorsunuz o zaman zırladıkladı yada problem oldukları zaman da onları aynı şekilde sevmeye devam edin, (onları sevmek nasıl olur)? Sabah kalktınız dağlar kadar işiniz var ve çocuğunuz henüz 3 yaşında ve oyuncaklarından bıkmış ne yapıyorsunuz televizyonu açıp önünede bisküvi, cips, çikolata mı koyuyorsunuz? o oyalanırken sizde işlerinizi mi yapıyorsunuz... ? SAKINHAA...!"Midyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın". Evladınızın seyredeceği çizgi filmler çocuksu olanlardan olmalı ve çocuğunuza bir şeyler verebilmeli yani dostluk, iyi huy, yalan söylememe gibi adı çizgi film olup ta düşmanlık, aşk ve saçma sapan şeylerle dolu olmamalı siz işinizi yetiştiriyim derken en büyük cevherinizden oluyorsunuz haberiniz yok. Çocuğunuzun bakacağı çizgi filmin bir tanesini önce siz izleyin eğer uygunsa çocuğunuza izletin baktınız ki tv de izlenecek bir şey yok kapatın canım eski çocuklar tv ile mi doğdu? onlar ne yapıyodu? Çocuğunuza bazen sizin gözünüzün önünde olması için iş verin ve ona size yardım etmesini ona ihtiyacınız olduğunu söyleyin hamır mu yapıyorsunuz ona da bi parça verin o da bir börek yapsın kendince, tamir mi yapıyorsunuz ona da bir alet verin kendine zarar vermeyeninden o da sizinle çalışsın diyoruz ya çocuk eğitiminde en önemli şey onun seviyesine inmek onun dilinden anlamak bırakın işleriniz biraz uzasın çünkü siz hiç te yabana atılmayacak bir iş yapıyorsunuz hayırlı bir neslin yetişmesine vesile oluyorsunuz.
YAKUT

5 Ocak 2010 Salı

BEBİŞLER...


Maaşallah...Maaşallah...Maaşallah...Ya ben bu kuşu çok seviyorum Allah sahibine bağışlasın lokum gibi, bal gibi şimdi bu datlı kuşu omuzlarıma bindirip dolaşmak vardı ya... Neyse konumuza dönelim. Çocuk eğitimi kendi tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki doğumdan itibaren başlayan bir süreçtir. Çocuklarla hep konuşmalı ve kendimizden hiç ayırmamalıyız bakıcılar sizden ve bebeğinizden uzak olmalı mümkünse büyükanneler de olmamalı sadece siz ve bebeğiniz. Küçük gördüğümüz çocuk iyi bir eğitimle istediğiniz her şeyi öğrenebilir nasıl ki konuşmayı vakti gelince öğreniyorsa, sizin çabalarınızla vakti geldiğinde birden bire o güne kadar öğrettiklerinizi öğrendiğini görürsünüz, yeterki çocuğu sıkmayın onun seviyesine inin ve ona sabredin kızıp bağırmakla hiç bir şey elde edemezssiniz, kızmadan ona sevdirerek ve yorulduğunda onunla oyunlar oynayarak ona her istediğinizi öğretebilirsiniz yeterki siz azimli olun ve onun herşeyi kaydeden bir beyni olduğunu bilin ve yanında hiçbir zaman kötü sahnelere yol açmayın. " Aman canım bu daha çocuk" diyerek olmadık şeyler yapmayın sonra bir gün çocuğunuzunda aynı hareketlerle yanınıza geldiğini görürsünüz benden söylemesi.
YAKUT

4 Ocak 2010 Pazartesi

Yuvayı Hangi Kuş Yapar...!

"Yuvayı dişi kuş yapar" Allah Allah...! demek dişi kuş yapar nasıl yani? Kocasının her dediğine sesini kesip oturmakla yada yaptığı zulümlere ses çıkarmamakla mı? Ben böyle bir şey bilmiyorum. Yuva iki insanın sabır ve gayretleriyle kurulmalı, yerine göre ikiside hayatından bazı tavizler vermeli ki bu yuva ayakta kalabilsin, ne erkeğin egemenliği ne de kadının. Herkez Allah'ın ona verdiği haklar çerçevesinde birbirine zulüm etmeden birbirine saygı ve sevgi ile yanaşmalı, orta yolu bulmalı. Toplumumuzdaki hatalardan biride erkek ne yaparsa yapar, kadın sesini keser ama kadında saman altından su çevirir ve sonuçta birbirine güvenmeyen ama uzaktan çok tatlı ve yolunda giden evlilik görüntüleri...! Siz siz olun karşınızdaki insanı iyi tanıyın ve evliliğin ilk yıllarında çocuk yapmamaya çalışın tabiki becerebiliyorsanız. Eğer birbirinize pekte güvenmiyorsanız yada birbirinizin dilinden anlamıyorsanız o hayatı zorlamayın.Yok eğer ben sabredip göreceğim ve sevabını alcağım diyorsanız ki bu çok zor bir yolculuk, o zaman yolunuz açık olsun.! Allah kolaylıklar versin.!
YAKUT

3 Ocak 2010 Pazar

ÖLÜM ve ÖTESİ.

Her hayat bir gün son bulur. Allah (cc) nun yarattığı her insan, her canlı bir gün mutlak ölür. Bazılarının dediği gibi tekrar başka bir canlı olarak gelmez...!Ancak doğru olan ve islam dinimizin de dediği gibi kıyametin kopuş vaktine kadar herkez bekler; " O zaman geldiğinde ise herkez yaptığı iyilik kötülük ne varsa hepsinin sonucun almak için Yüce Yaradanın huzurunda toplanır." Ama bu bekleyiş öyle kolay bir bekleyiş değildir. İyi isen çok tatlı devam etmesini istediğin bir başlangıç, kötü isen bitmeyen bir çilenin başlangıcı. Aslında hayatımız bir rüyadan, ibaret uyanmamız ise an meselesi, kimin ne zaman uyanacağı belli değil ama her an olabilecek kadar yakın...! Öyleyse dünyadaki sıkıntılar bizi sardığı zaman altından kalkamadığımızda içinden çıkılmaz bir hal aldığında, gerçek hayatımızı düşünelim oradaki aşılması zor merhaleleri hatırlayalım ve gideceğimiz yolun çok uzun olduğunu hatırlayalım okadar uzun ki ebedi...!Ve bu sayede içinden çıkılmaz olan zorluklarımızın ne için olduğunu araştıralım çektiğimiz sıkıntı dünya için mi ozaman bir değeri yok ve bizi boşuna yoruyor. Yoksa ALLAH için mi eğer ALLAH içinse ozaman çetiğimiz sıkıntı çekmeğe değer bırakın birazda canınız ALLAH için yansın...
YAKUT

2 Ocak 2010 Cumartesi

GECE YOLCULUĞU.

Karanlıkla başlayan gece yolculuğu... İnsanların çoğu rüya aleminde neler neler yaşar bazen uyandığına pişman olur, tamda en güzel yeriydi diye, bazen de şükreder kabus bitti diye.İnsanların iç aleminde neler oluyor.Bir çok insan görülen rüyaların bilinç altıyla alakalı olduğunu söylese de, insanların gördüğü göreceği bütün rüyalar, ALLAH (cc) tarafından ona gösterilen rüyalardır. Rabbimizin rahmeti biz uykudayken de devam ediyor. Kimi zaman gördüğümüz rüyalar bizi uyarırken, kimi rüyalarda düşündürüyor, bazı rüyalarda insanların dediği gibi o gün düşündüğü yaşadığı olaylarla ilgili, ama ne olursa olsun gördüğünüz rüyayı gerçekten rüyadan anlayan aklıbaşında ve iyi yürekli insanlara anlatalım, çünkü tabir edilen rüya tabir edildiği gibi çıkar. Güzel rüyalar doğru yorumlar temennimizle sağlıkla kalın...
YAKUT

1 Ocak 2010 Cuma

.............YARIŞI...!

Bazı yerlerde gözüme çarpan şu yazı beni uzun zamandır düşündürüyor."Hicri Yılbaşınız kutlu olsun"... Acaba biz bişeyimi kaçırdık...? islamda olmayan adetleri türetmek kimin işi anlamıyorum. Açın arada Kur'an, arada hadis okuyun. Ne Kur'an, size yılbaşı kutlaması emrediyor ne de Peygamber. Siz nerenizden uyduruyorsunuz...! Ama doğruya sizin yahudi ve hıristiyanlardan geri kalmamanız lazım...! Onlar yılbaşı yapar siz hicri yılbaşı, onlar doğum günü kutlar sizde kutlarsınız, onlarşarkı söyler dans eder sizde başınız kapalı ama gerikalmazssınız, hatta bazılarınız okadar ileri gider ve kalkıp utanmadan camide imamlığı kadına devreder ve bazılarınız ki bunlar en azgınlarınızdır başını açıp namaz kılmaya cüret eder...! Anlamıyorum bu dinin sahibi kim...? Bu dini insanlara gönderen kim...?Neden bu kadar cahil oluyorsunuz ve neden bu kadar cesursunuz...! Kendimize gelelim asıl olanı sanal olanla karıştırmayalım ve kendimizi birileriyle ............ yarışında hissetmeyelim.
YAKUT

YENİ YIL 2010

Saat 12 yi vurduğunda büyü bozulur ve herşey eski haline döner... Bugün 2010 senesinin ilk günü dünden elinizde kalanlar ne...?Bazıları yaşadıkları hayata kaldığı yerden devam ederken, bazıları yaptığı saçma sapan hareketlerle vicdanlarını yıprattı... Dünyada yaşanan bir günün bu kadar çılgınlığa yol açmasının nedeni ne...? Bir sene daha yaşlanmış olmanız mı, yada o seneye küfredip yeni seneyi içten dileklerinizle karşılamanız mı...? Meydanlarda taciz oluyo! "Demek ki polis koruma altına alıyor, taciz edilmek için yola düşen onca ahlaksızı, yazıklar olsun size MEHMET AKİF'in torunları yazıklar olsun size soyu OSMANLI'ya dayanan kimliği müslüman ama İslamdan uzak, çanakkale şehitlerinin kemiklerini sızlatan cahil vurdumduymaz MİLLETe.....!
YAKUT