Belki yeryüzünün en sıcak ülkesi yada alanı ama kastettiğim sadece güneş sıcağı değil, samimi huzurlu anlatılmaz bir sıcaklık, sanki yeryüzü orada susuyor ve dağlar taşlar konuşuyor insanlardan ise sadece bir ses duyuluyor" Lebbeyk Allahumme Lebbeyk"... işte tamda Ramazan ayının son günleri benim hayatımın en tereddütlü en durgun günleriydi çünkü ilk defa Mekkeye gidecek ve nasipse umre yapacaktım ama bu kadar hastalıklarla ihram bile beni ürkütürken nasıl olabilirdi ki... ah Mekkem ah Kâbem ah yüce Rabbim meğer ben hep boşuna kaygılanır dururmuşum... yani diyebilirim ki Ev Sahibimiz okadar cömert okadar ikramlı izzetliki sadece saygıdan boyun eğip yaptığımız saçma sapan günahlardan dolayı üzülüp af dilemek geliyor insanın içinden... Diyebilirim ki bastığım her yerde gül bitiyor her an ayağım düze basıyordu kendimden okadar utandım ki bizlere bukadar ikramı olan Rabbimizi neden bizler hoşnut etmek için uğraşmayıp geçici dünya işlerine dalıp gidiyoruz... Orada hayatın hep ahiret için aktığını gördüm gece gündüz heran insanların dalgalar halinde ki bazen gerçekten bir insan selini andırıyor işte ozaman mahşer aklınıza geliyor severek ve koşarak Rablerini ziyarete gitmeleri ve dünyanın arkada kalması yıllardır aradığım mükemmel bir an dı... ah Rabbim ah... günler geçiyor ve vakit bitmeye yanaşıyor son kez rengarenk insan ırklarına bakıyorum ve hem hüzünlü hem mutlu o ihtişamlı Kâbeme elveda canımın parçası elveda inşallah bir daha buluşmak ümidiyle diyorum...
Son olarak diyebilirim ki oradan daha fazla birşey anlatmak istemiyorum sadece mutlaka ama mutlaka paranızı biriktirin ve hiç olmazsa bir defa gidin o güzellikler için inanın değer ve aç kalın ayakkabısız kalın ama biraz para biriktirip mutlaka gidin inanın sizde Allahın izniyle birçok şey göreceksiniz... zaten orada ne yemek aranıyor nede ayakkabı sadece iki hurma bir çift naylon terlik...
YAKUT